Cafcaf: İzmir Başkent Olsun!

Türk insanı bu mu?

Türkiye nasıl bir ülke? Bu ülkede hayat sürenler nasıl yaşıyorlar? Peki, bir gelecekleri var mı bu insanların? Yoksa hayata bön bön bakıyorlar ve sürekli tren vagonlarını izlemek üzere genetik kodlu nesiller mi yetiştiriyorlar?

Cafcaf ‘tan “Anayasa” kapaklı 35. sayı

Cafcaf Mizah dergisi son sayısını “hukuk devleti” olmamızla övündüğümüz görünmez kurallarımızın en gözle görülür kalın yazılarla yazılmışı olan “Anayasa”mıza ayırmış.

Daha iyi bir ülke ve daha iyi bir toplum için “hukuk devleti” olmanın yasalar değişmedikçe mümkün olmadığını idrak eden Cafcaf ekibi “Muz Cumhuriyetlerinin de Anayasaları var, fakat orada ne maymunlar ne de insanlar mutlu değil” diyerek mutluğa inançlarını koruyarak sevimli ve dolu dolu sayfalarını bize sunmuşlar.

Bana Anayasanı söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim

Son iki anayasamız yani 1961 ve 1982 anayasalarımız askeri müdahaleler sonucunda hazırlandı. “Müdahale” kelimesi evet bu kelimeyi birçok hukuki kaynakta görürsünüz. Bu iki anayasanın “Darbe” neticesinde hazırlandığını diyemez hiç kimse; herhangi bir askeri müdahale ile hayatlarına, canlarına, işlerine aşlarına kast edeceğinden korkar aydınımız.

Günümüz Türkiye’sinde 28 Şubat süreciyle birlikte her şeye rağmen böylesi “sevilmeyen” bir hükümete sahip olduk. O kadar ki seçim sonuçlarının resmen açıklandığı dakikalarda Bostancı’da parkta ağlayan madamlar görmüştü gözüm.. O kadar ki sinirinden cadde ortasında nara atanları işitmişti kulağım.. O kadar ki minibüs şoförü ağız dolusu küfürler savurmuştu yeni iktidara.

1982 anayasası: Birbirinizi değiştirin ama bana dokunmayın

1961’den bu yana ne değişti ülkemizde? –Anayasa. Eskisiyle yenisinin arasında pek büyük bir fark göremeyen halkımız her ikisini de dayatılan oylama sonucunda kabul etmişti. Üstelik yeni anayasası öncekine nazaran sadece birkaç maddeyle daha “katı” hale getirilmişti.

Yenilir yutulur gibi olmayan bu Anayasa her şeye rağmen öncekine göre “tıkanıklıkları giderici” yollar da sunuyor. İncelediğimizde dolaylı veya dolaysız olarak şunları görüyoruz: Bir aksilik mi oldu? -Cumhurbaşkanı seçebilirsiniz.. Başbakan seçebilirsiniz, Cumhurbaşkanı veto edebilir, Başbakanı Cumhurbaşkanını değiştirebilir, Cumhurbaşkanı da değiştir(t)ebilir, meclis her ikisini de değiştirebilir, Bazen de halkoyuyla değiştirilebilirler. Anayasayı değiştirmediğiniz müddetçe doğru yoldasınız.

Anayasa sanki aynı kısır döngü filmi izlememizi istiyor gibi.

Dayatılmış yaşamlar sürüyoruz. Derken birkaç yasa değişti değil mi? Mesela 142. Maddede düşüncenin oluşumu yasaklanıyordu, 141. Maddede ise düşünce etrafında toplanmak yasaktı, 146. Madde ise Anayasa’yı değiştirmeye teşebbüsten adamı içeri tıkıyordu. Merak ediyorum 1889 İtalyan Anayasasının 118 Maddesi olan bu yasa yüzünden İtalya’da kaç kişi hapsi boyladı? Değişmedi mi yoksa bunlar? Değişti mi? Bak değişmediyse, başıma bir iş gelmeyecekse bu satırları okuyun. Yok, gelecekse bunları ben yazmadım.

Bu kapak birilerini çok kızdıracak

“Kendi düşen ağlamaz” Cafcaf 35. sayısında daha iyi bir Türkiye ve gelecek nesiller için büyük önem taşıyan “anayasa değişikliğini” kapağına taşımış. Kapakta avının leşini kapıp da bir köşeye saklanan vahşi bir hayvan gibi bir “Vandal” çizilmiş. Sıkı sıkya tuttuğu 1982 Anayasa’sına sahip çıkıyor. Tabii ki olay kapakta kalmamış. Daha ilk sayfalarda Niyazi Çöl “İtirazım Var” köşesinde konuya siyasi liderlerimizin karate ve tekvando tekmeleriyle girmiş. Hemen karşı sayfada ise Ahmet Turan Alkan’ın kaleminden Ahmet Altay “Askeri vesayet yoktur!” başlıklı sayfayla 1961 Anayasası’nın hazırlığında bulunan fakat 1982 Anayasa’sında dudağında kocaman bir tebessümle oturduğu yerden olan biteni izleyen CHP’yi daha doğrusu Deniz Baykal’ı konu edinmiş.

Baykal, tıpkı yukarıda üçüncü paragrafta şahsi izlenimlerimdeki gibi gayet mantıklı ve tutarlı açıklamalarda bulunmuş; hem de bir sayfa boyunca. Buna ne yürek, ne göz ne karna giren kramp dayanır.

Cafcaf’tan dev hizmet: Anaysa Taslağı Taslağı

Baykal sayfasının hemen alt tarafında ise Cafcaf mizah ekibi “Anayasa Taslağı Taslağı”nı hazırlamışlar. Evvelki sayıda da Danıştay’daki büyüklerine tüyolar veren ekip toplam yedi maddeden oluşan kırk iki maddelik harika bir taslakla vatana ve millete faydalı olmak adına var güçleriyle çalıştıklarını kanıtlamışlar.

İlerleyen sayfalarda ise mizahla izah devam ediyor. Yetişe(meye)n gençliğimiz ve çiçek gibi açan rengârenk toplumumuz ince bir anlayışla derginin sayfaları arasından bize el sallıyor, göz kırpıyor. Derginin çizgi köşeleri ise bu sayıda sıkı takipçilerini çok sevindirecek.

Cafcaf'ın 35. Sayısından bir kaç kere göz atmak için tıklayın

Kerem Abadi Cafcaf koleksiyonu yapıyor