bursa escort - escort bursa - bayan escort - escort bayan
bursa escort - escort bursa - bayan escort - escort bayan
Muhammed Buazizi…
26 yaşındaydı…
Ünivetsite mezunu bir bilgisayar mühendisiydi..
Yaşadığı ülkeyi, Tunus’u, Fransa’nın kuklası olan bir diktatör çeyrek asıra yakın yönetiyordu.
Enflasyon yüksek, rüşvet normal, işsizlik ülkenin kaderiydi…
...
Muhammed, Tunus’ta geçinememişti…
...
Bir seyyar satıcı arabası aldı, sebze-meyve doldurdu, sokağa çıktı…
Polis ve zabıta geldi arabasını devirdi, ona bir tokat attı…
...
Muhammed, tokadı geçememişti…
...
Başına benzin döktü, kendini yaktı…
Vücudundan çıkan alevler Tunus insanlarının vicdanlarını tahrik etti!
İnsanlar aralarında ‘Polis’e Yasemin Verelim’ şifreli mesajlarla organize oldular ve baş kaldırdılar!
Sokaklar protestolara sahne olmaya başladı…
30 sene önce sönen \'Arap Aktivizmi\' uyanıyordu!
Muhammed bir meşale oldu, Tunus’u aydınlattı, Diktatör’ü yaktı!
Muhammed’in yanmış cesedi artık yasemin kokuyordu…
‘Evinde yiyecek yemeği olmayıp da hala eline kılıcını almayan adamın aklına şaşarım!’ diyen bir ‘sahabe’ yaşamıştı 14 asır önce, Ebu Zer…
...
Sahabe; Her peygamberi gören ve onunla konuşan, hatta her peygamberle teşrik-i mesai yapan/zaman geçiren sahabe değildir ve hatta bu tanım sahabe tarafından red edilmiştir, bilakis, sahabe kelimesi için yakıştırılan bu tanım, Emeviler döneminde siyaseten ortaya atılmış kurnaz ve stratejik bir tanımdır.
Sahabe, Peygamber Muhammed aleyhisselam’ın getirdiği Kur’an’ı ve İslam Devrimi’ni onunla beraber omuzlayanlara verilen isimdir.
Allah, Sahabe dediğimiz o mübarek İslam Devrimcileri’nin hepsinden hem peygambere verdikleri destekten hem de Kur’an Devrimi’nin pratiğini bize gösterdiklerinden dolayı sonsuz kere razı olsun.
İşte bu bağlamda Ebu Zer gerçek bir sahabeydi ve öyle yaşadı!
...
Tunus\'ta Muhammed Buazizi öldü, sokaklar Muhammed’in arkadaşlarıyla, Ebu Zer’lerle doldu taştı!
Sonra bir başkası daha kendini yaktı…
Bir diğeri polise taş attı…
Ötekisi bankaların camlarını indirdi…
Diğeri işkencelerde çığlıklar attı…
Bazısı kurşunlarla can verdi…
Bir aile, evladını toprağa gömerken kurşunlandı…
70 kişi öldü…
...
Zeynel Bin Ali, Tunus’un ‘Cumhur’(?) Başkanıydı…
23 senedir hiç %89’dan aşağı oy almamıştı!...
Hiçbir İslamî yapıya göz açtırmamıştı…
‘Ucuz iş gücü’ üstüne kurduğu ve Arap ülkelerine emsal gösterilen sömürü sistemi, ister dünya krizi sebeb oldu deyin ister Wikileaks vesilesini önemseyin, hangi müteharrik amil söz konusu olursa olsun, akıbetini belirledi!
Sömürü ve zulm ile hemhal olan bir modern diktatör, Ebu Zer Ruhu ile yerle bir edildi!...
Zeynel Abidin Bin Ali Tunus\'u terk etti!
...
Diktatör, Muhammed\'i yenemedi!...
...
Tarih ilginç bir benzerliğe daha gebe oldu:
Bugün Tunus’un bulunduğu topraklarda bundan 2500 sene önce Kartaca İmparatorluğu vardı...
Ve Kartaca da, iki kral, iki kurul tarafından yönetiliyordu.
Tıpkı Tunus ve Fransa gibi…
...
Kartaca’da da Senato, ‘en varlıklı ailelerin reisleri arasından seçilen 300 kişi’den oluşuyordu!...
Meclis ise ‘belirli bir varlık düzeyinin üstündeki’ Kartaca vatandaşlarından oluşmaktaydı ama esasen ‘seçilen kralların onaylanması dışında fazla bir yetkisi’ yoktur.
Tıpkı 23 senedir yüzde 89’luk seçilmişliği(?) onaylanıp durulan ama okuduğunuz satırların yazılmasından saatler önce kaçacak yer arayan diktatör gibi…
...
Madem aynı topraklarda binlerce sene arayla olan tevafukları ifade ettik, şunu da görelim:
Başlarda Kartaca’yı yenemeyen Roma, \'vasal krallıkların\' Kartaca\'ya isyan etmesini sağlamış ve zayıflayan Kartaca’yı, savaş dahisi Hannibal’ın maharetine rağmen perişan etmiş, nüfusunun tamamını köle etmiş, bir daha bir şey yetişmesin diye tarlalarına tuz dahi ekmişti!
Şimdi görüyorum ki, hemen birkaç saat içinde, oda’larına kapanmış ulusalcı internet sitelerinde, Amerika’nın Tunus’ta operasyon yaptığı ve ülkenin Fransa bağını bozarak, daha çok kullanabileceği bir yönetim sipariş getirmeye çalıştığı karalanmış…
Yani Roma-Vasal-Kartaca denklemi ile Amerika-Tunus’lu 10 milyon insan(!) ve Zeynel Bin Ali arasında benserlik ihdas etmişler.
...
Tek soruda çürütülebilecek bir idraksizlik:
Madem öyle ise, 23 senedir, Fransa’nın en güçsüz düştüğü veya ABD’nin en güçlü olduğu dönemler dâhil, neden ABD bu diktatörü devirmemiştir?
Veya madem öyle, ABD, gerek füze kalkanı gerek Afganistan’da destek ve daha pek çok konuda ihtiyacı olduğu Fransa’yı, nasıl böyle bir hamle ile cepheden karşısına almak istesin?
Saçmasapan olması bir yana \'sahte\' bir Anti-ABD tiyatrosu!
Bitmedi!
‘Türkiye’nin diktatörü’ de bir gün devrilecekmiş…
Tayyip Erdoğan\'dan söz ediyorlar...
Klasik Kemalist tavırları…
Kendileri yazarlar, kendileri çizerler, kendilerini inandırırlar ve söverler…
Ne diyelim şimdi?
Bir ülkede kimin diktatörlük yaptığını anlamak istiyorsanız,
küçük çocuklarına aşıladıkları sahte övgüleri gözleyiniz…
Bakın sabahları çocuklara okutturulan Andımız’lara, sonra çevirin gözlerinizi o çocukların dudaklarındaki dalga geçen gülücüklere, anlarsınız Türkiye’nin hangi diktatörün gölgesinden kurtulmaya çalıştığını...
...
Tunus’un sokaklarına selam gönderirken, Tunuslular’ın ‘işi sonuna kadar’ götürmelerini ve Bin Ali ile çalışan Muhammed Gannuşi’den de tez elden kurtulmalarını bekliyoruz…
Beklemek demişken…
Tunus’lu Ebu Zer’lerin gerçekleştirdiği Yasemin Devrimi’nin şu özgürlük ve eşitlik tüten mis kokusunun, ABD kuklası olduklarını gururla itiraf eden, ABD hapishanelerindeki Müslümanların kendilerine iade edilmeleri yerine öldürülmelerini söyleyecek kadar –bırakın liderliklerini- insanlıklarını dahi kaybetmiş, lüks içinde yaşarken İslam’dan söz etmekten asla hayâ etmeyen yaratıkların tebaalarına da emsal teşkil etmesini diliyoruz…
\'2010 Ruhu\' ile dolu Ebu Zer\'ler Arap sokaklarında ilk diktatörü devirdiler!
Egemenleri tanımayacak, Otorite\'ye Saygı söylemlerine gülecek, \'sistem\'lerden haz etmeyecek, prosedür böyle\' savunmalarına sövecek, işsizliği, eşitsizliği, yoksulluğu falan asla kabullenmeyecek, özgürlükler, özgürlükler ve özgürlükler isteyecek, alamazsa yakacak, yıkacak ve kovalayacak, \'diktatörlere ve zalimlere yaseminler verecek eşitlikçi ruhlar\'ın birbirine seslenmeye ve dünyaya isyana başlamasıdır 2010 Ruhu!...
Allah şahid ve dahil etsin...
Fatih Tezcan
