bursa escort - escort bursa - bayan escort - escort bayan
bursa escort - escort bursa - bayan escort - escort bayan
Suriyeyi bırak! Türkiyeye bak!
Özgür Orduyu bırak! PKKya bak!
Halebi bırak Şemdinliye, Hakkariye bak!
Şu an binlerce elden bu ve benzeri satırlar dökülüp, her şey tahmin ettiğimiz gibi kurgulanmış giderken, biraz durumu didikleyelim istedim.
*****
Cuma gününün ilk saatlerinde gelen haberler, Halebte çatışmaların hız kazandığını, Özgür Suriye Ordusunun(ÖSO) aynı anda hem şehir merkezinin kontrolünü hem de Haleb Kalesinin hâkimiyetini kazandığını söylüyordu.
Tam bunun ardından, insanlarla paylaşmakta cimrilik yaptığım tahminlerimden birisini, on binlerce kişinin içinde uluorta yazıverdim ve dedim ki;
Suriye'de Halep Devrimciler'in eline geçtiğine göre,
Türkiye'de de BAAS taşeronu PKK'dan büyük bir intikam saldırısı bekleyebiliriz!
Tam olarak 3 Ağustos 2012 Cuma sabahı saat 03:48de
23 saat geçmedi ki PKKnın Hakkaride aynı anda 4 karakola saldırdığına ve çok sayıda kayıp olduğuna dair haberler yetişti bile
Nasıl Bildin? sorusunun cevabını geniş çerçevede vereceğiz ki, Müphem bir Kehanet değil, oyunun aktörleri ve pozisyonları hakkındaki fikirlerimize yaslanan net bir okuma olduğu anlaşılabilsin.
Bizim düsturumuz odur ki, Şeytan hakkında bile konuşurken İftiradan uzak durmamız gerekir.
Hiçbir şahıs veya yapı, bu ilkeye istisna değildir. Kaldı ki bu, hakkında yorum yapılanın hakkı olmakla birlikte, öncelikle kendi adalet ölçümüzü ve vicdanımızı korumak adına, yaşanması zor ve fakat olmazsa olmaz mesabesinde öncül bir ilkedir.
Ve buna sadık kalarak ortaya koymalıyız ki, Birleşik Anti-Türkiye Cephesi şeklinde adlandırabileceğimiz bir yapı vardır ve PKK adlı taşeron Ortadoğu örgütü, bu yapının en verimli ve uysal unsurudur.
Osmanlı Devletinden bu yana, şu topraklardaki hiçbir Hükümete bu denli Dış ve İç İşbirlikli bir Cephe açılmış değildir.
Aktörlere ve örneklere bakacak olsak, 20 önce sene uyuyup şimdi uyanan birisinin aklını dumur edecek tabloyla karşılarışırız!
Şeriatçı İran ve Laik Kemalizm kolkola
İkisine göre de AKP Batının ve Emperyalizmin taşeronudur ama bak sen ki, ilkinin kurucusu Fransadan gelmiş, ikincisinin kurucusysa Batıdan düpedüz Valilik istemiştir.
Kaderde, kocasından başka birisiyle cinsel ilişki yaşayan kadını, çocuğunun önünde taşlayarak yani yavaş yavaş ve işkenceyle öldürenlerin Türkiyedeki lobi elemanlarındanİranlı yetkililer Anıtkabiri ziyaret etmeli mealinde twitleri görmek de varmış. Vehamet bu boyuttadır.
*****
Anti-Emperyalist/Anti-Kapitalist etiketli Grup Yorum, 50 yılda Suriye Halkından 100 bin (yazıyla yüz bin) insanın katili olmuş, kaynaklarını 3 aileye peşkeş çekmiş ama Emperyalizmin Ortadoğu Karakolu İsrailin camlarını bile indirmemiş BAAS ve Beşar Esed için Kahramanımızdır! diyecek denli kendini bitirebildiyse, bunun arka planını görmek durumundayız.
*****
Yakın zaman önce İran PJAKı vururken Faşist İran Kürd Halkını öldürüyor diye haykıran bir Kürdü, 1 İran 40 Türkiye eder! Hamaney var, yeter! derken gördüğünüzde siz ne düşünürsünüz?
*****
Cumhuriyet HALK Partisinin, Halk Düşmanı BAASla ilişkisi nedir?
Tamam, Atatürk de kendi halkını tehcir edenleri Dışişleri Bakanı yapmış, daha önce yardım aldığı insanları idam sehpalarında sallandırmıştır ama gerçekten CHP bu derece mi omurgasızdır?
*****
Ya MHP?
PKKnın Hakkâriyi vurmasıyla birlikte PKK Sınır ötesi harekât yapıyor diyerek BDP ile kelime piştisine düşen MHP Milletvekili Sinan Oganı Twitterda insanları engellemeye çalışırken görmek ne üzücüdür.
Kanal kanal gezdirilip mealenGenel Başkanımız Kandile bayrağı dikin demişti, dinlemediler! Suriye ile ilgilenmekten Türkiyeye fırsat bulamıyorlar! dedirtilmesi de bu kasıtlı basiretsizliğini gönüllü sömürtmesidir.
PKK, bu ağzı çok sever. Çünkü bilirler ki, bu ülkenin evlatlarının ölmesine temel neden, Türkçü veya Kürtçü fark etmez, kendini gelişti/e/rmeyen ve aptala yatmaktan siyasî ve iktisadî menfaat elde eden tiplerdir.
E, Türkçüler de severler zira nasılsa amaç Kalıcı Çözüm değil, öfke ve üzüntüyle anlık deşarj olmaktır. Kandile yürüyelim! diyen küçük enişte rolünü andıran milletvekillerinden daha güzel vesile mi olur?
Sonuç olarak, o veya bu nedenlerle, hiçbir şart altında ÇÖZÜM konuşmayan ve konuşturmamak üzere de muhafazakar nöbetler tutan, böylelikle PKKnın eylemlerine yağ süren, 1 vursa 1000 efekt yapan, Milliyetçi Populizmin geçici semereleriyle kamaşmış gözlerini geçmiş on yıllara çevirerek, kendi beyni gibi faşist fikir çöplüklerinin binlercesinin gelip geçtiğini ama ölen 40 bin insanın kabrindeki bir çiçek bile etmediğini itiraf edemeyen zihniyetler, PKK için Candır.
*****
BAAS Darbesinin bir benzerinin Türkiyeye ithali için bu ülkede uzun zamandır çalışma yapıldığını, tespit etmiştik, yineliyoruz. AKP Histerisi bunadır.
Burada tek istisna tutacağımız isim Erbakan olabilir. Rahmetli, Suriye resmini yanlış değerlendirmişti.
Ama burada samimiyetini ve ihlasını bildiğimiz bir isim olan Erbakan'dan başka 'masum' aramamız beyhude olacaktır zira Mehmet Yuva Dosyası'nda da açıkça delillendirdiğimiz gibi, Saadet Partisi'nin içinde sözünü ettiğimiz cephenin sızıdırılmış elemanlarının olduğu kesin kanaatimizdir.
Banu Avar'ın gazetede def'aten yer bulmasından Başkan Kamalak'ın BAAS ziyaretine ve Saadet Partisi'nin Arakan için miting yapmasına rağmen Suriye Devrimi için 'Emperyalizm'in işi' diyerek kestirip atmasına kadar pek çok done, parti içinde bir kliğin varlığını tescillemiştir. Her ne kadar meşhur gömlek meselesinden neş'et ettiği düşünülse de Erdoğan'a/AKP'ye olan öfkenin boyutu ve sürekliliği, bizi "Orada kim var?" sorusuna yöneltmektedir.
*****
Burada bir konuyu netleştirmeliyiz, AKP-Emperyalizm ilişkisi doğru anlaşılmalıdır.
AKP, Türkiye'de Rusya ve İran destekli Kemalist ve Sosyalist unsurların BAAS Darbesi Planları'na ve muhtemel TÜRK BAASInı gerçekleştirmelerine itiraz olarak, ABD tarafından mecburen desteklenen ve hatta çoğu zaman destekler görünürken çelmelenen bir partidir ve bunu anlayamayanlar veya amiyane tabirle aptala yatanlar Başbakan Tayyip Erdoğanı Emperyalizmin maşası/taşeronu/işbirlikçisi gibi göstermekten, pek tabiî ki imtina etmezler, bilakis, algı yaratma oyununun bir parçasıdır.
Hatırlarsanız, Washington Post Gazetesi, Türkiye ve ABD Dışişleri Bakanlarının görüşmesinde, Suriyeye tampon bölge ima eden Davutoğluna Clintonun tam 5 kez Daha oraya gelmedik Ahmet! dediğini hatırlatmıştı. O zamana kadar Erdoğan ABDnin emriyle Suriyeye girecek diyenleri, yorganlarının altında terlerken görür gibi olmuştuk. Şimdiyse o dediklerini hatırlatanlara küfredip Erdoğan Kürtleri öldürmek için Suriyeye girecek safsatasıyla sazan avına çıkmışken izliyoruz, köklü bir duruş ve tutarlı bir durumda kalamamaları kendi adlarına ne hazin bir profildir.
Gelelim PKKya
Ramazanda vurmasını eleştirmenin, iftar-teravih kollamasını beklemenin bir manası yok zira zaten bu örgüt şu haliyle Birleşik Anti-Türkiye Cephesinin gönüllü veya ücretli tetikçisidir.
Hiçbir değer ve hedef algısı gözetmez, çünkü kör terör faaliyetindedir. El an, PKKnın Kürtlerin hakları için savaşan bir örgüt olduğunu iddia etmek, çizgi film kanalı açmayı gerektirir.
Bu kadar çok müşteri bulmuşken, PKKdan, Kürtlerin haklarını almak gibi bir tevazuyu beklemek, safdilliktir.
Kısaca değinelim.
Öncelikle Ergenekon, bu örgüte taşeron işveren yapılardan sadece birisidir ve başındadır.
Heronları, örgütle işbirliği ortaya çıkan Generalleri hatırlayınız.
Kamal Atatürk ve Abdullah Öcalanın İslâm'a Bakışları ve Sonuçları başlığıyla daha önce yazmıştım, bakılabilir, fikirsel alt yapı Anti-İslamdır ama son dönemde Hurafeleri eleştirmek kılıfı altında yapılır.
İsrail zaten PKKnın özel müşterisidir. Onlarca kez ispatlandığı için tekrarına lüzûm yoktur. Ancak belirtmem gerekir ki Şeytan bile gelse yardımını alırız ama İsrailin asla! diyen Suriyeli Direnişçileri hatırlarken PKKnın Kürtler için savaşıyor gibi yaparken bu işbirlikçi izlenimi vermesi tarihsel bir hezimettir.
İran PKKnın diğer müşterisi oldu ve son dönemde Suriye meydanında bileği büküldükçe agresifleştiği ve saldırganlaştığı görülebilir. Suriyeye 4200 asker gönderen ve bunlardan bir kısmı birkaç gün önce Şamda yakalanan (turistler değil turist kafilesinin içine yerleşmiş profesyonel askerler) İranın PKKya tevbeli olduğuna kanit aramak beyhudedir. Sünni Erdoğan ve Büyük Sünni Türkiye Şii İran için elbette kâbus gibi ve zayıflatmak/oyalamak için her yol mübahken, PKK tabiî ki desteklenebilir
Muhakkak ki her kurum gibi İHH da denetlenebilir veya eleştirilebilir ama İHHnın tutkulu hasımlarına baktığınızda, İran bağlantılarını siz de tespit edebilirsiniz. Suriyede yakalanan 11 İranlıyı, kendisiyle İdlibte röportaj yaptığım Eymen Hellaktan alıp ülkelerine teslim etmek bile İHHyı İran için sevimli kılmadı, zira Sünnidir, yaygın ve çalışkan bir vakıftır, İran için Neo-Aryanizm Yayılmacılığına doğal bariyerdir.
Her ne kadar Çeçenistan konusu nedeniyle azaltmış gibi görünse de, Rusya PKKyı destekleyen ve besleyen bir diğeridir. El Ataribte PYDye verilen silahların Rus silahları olduğunu, bilmezden mi gelelim? Rusyanın, Akdenize olan tek engelini daima orta kuvvette veya kuvvetsiz bulmak istemesi, asırlara dayanan bir devlet politikasıdır ve PKK pek tabi bu alanda 30 senedir işlevseldir.
Ve tabii ki BAAS
Yardımı ve merhameti kadimdir. Abdullah Öcalanla resimleri bilinen Perinçekin yakın arkadaşı ve Ulusal Tv Eski Ortadoğu Danışmanı Mehmet Yuvanın Suriyede yaşaması ve Beşar Esadın Türkiyece Tercümanı olması bile ilişkiler ağının eskiliğine işarettir. Halen Dr.Bahoz kod adlı Fehman Huseyn ve Sofi Nurettin Kod adlı Nurettin Halas El-Muhammed, örgütteki Suriyelilerin tepe isimleri ve Sofi 7 dil biliyor! Suriye İstihbaratı'ndan Türkiye'ye karşı eylem talimatlarını alan ve 'güvenilir adamları' ayarlayan Sofi'dir.
Suriyeli Fehman Huseyn TAK'ın(Kürdistan Özgürlük Şahinleri) kurucusudur ve PKK ile bu ismi yanyana bile getirtmemesi son derece mühimdir. Bunda amaç, PKK'nın Kandil liderliğine karşı, "Siz masaya yaklaşsanız dahi biz hem Tc'yi hem de dolayısı ile sizin itibraınızı vururuz!" mesajını verebilecek çapta aktif bir terör grubunu diri tutmaktır, tam uzlaşı sağlanacakken şehirlerden gelen eylem haberleri resmin kanlı kanıtıdır.
Halepe karşılık Hakkâriden önce, Şama karşılık Ankara/Kayseri yeterince fark edilmelidir.
Deneyin, herkesi isyan ederken görebilirsiniz ama Bu Pkkyı Iraka Hafız Esad ve BAAS yerleştirmişti! diyen bir Kemaliste, bir CHPliye, bir Sosyaliste rastlayamazsınız. Çünkü Erdoğanı ve AKPyi zorlayan her şey bu klikler ve cephe için kutsaldır.
PYDnin Suriyenin kuzeyinde birkaç şehirde sarı-kırmızı-yeşil bayrak çekmesini, Batı Kürdistan kuruluyor! anonsuyla geçenleri ibretle izledik.
50 senelik Esad Diktatörlüğünü deviren direnişçilerin Suriyenin hiçbir yerinde Nusayri veya Kürt Devletine izin vermeyeceklerini ve Özgür Ordu için, 3-4 şehre girerek bayrakları indirmenin ne demek olduğunu bildikleri halde hala ısrarla hala Batı Kürdistandan söz edenleri gördüğünüzde bir anlam veremediyseniz, Türkiyenin Suriyeye girmesi halinde 81 vilayette eylem ile tehdit eden Murat Karayılana dikkat edebilirsiniz.
PYD Eşbaşkanı Salih Müslim bile Ayrı devlet istemiyoruz derken ille de Batı Kürdistan gündemi ve paranoyası oluşturmaya çalışanların ne yapmaya çalıştığını daha iyi anlamak için, PKK vurduğunda Suriyeye değil Türkiyeye bak! diyenleri izleyebilirsiniz
Hala Nerden Bildin? diyen varsa El insaf! derim. Bu kadar müşteri bulacak da PKK mı vurmayacaktır?
Normal şartlar altında PKKnın vurmaması için tek neden vardır, o da örgüt eylem yapıp can aldıkça, bazı bölgelerde Türk-Kürt ayrımının ülkede artmasıdır ama heyhat!
Bir halkın etnik haklarını isteyen normal bir örgütten değil, düşmanının içinde ve dışında onlarca destekçisi olan, askerî-istihbarî-ekonomik-stratejik açılardan dediği iki edilmeyen, dev bir silahlı şebekeden söz ediyoruz ve bu şebekenin ilk ve net reddedeceği şey Türk-Kürt Barışıdır. Bu barış, bu örgütü gereksiz kılar. Tıpkı Kürt Açılımının kıldığı gibi ve o zaman ki anî saldırıları da buna bağlıdır. Şu an kim Türk-Kürt Barışı derse Anti-Türkiye Sözcüleri ağzına biber koyarlar.
Peki Türk-Kürt Barışını kim çok isteyecektir?
Atatürk İlke ve İnkılâplarının eritildiğini düşünenler mi ülkede barışı isteyecektir?
Öyle olsaydı, kimsenin başörtüsüyle, sakalıyla, namazıyla uğraşılmazdı ama Kemalizm Halk Düşmanı ve elitist bir ideolojidir, toplumsal barışa en büyük engel olması doğaldır.
Ergenekon sanıklarının uzun tutukluluk sürelerine haklı isyanı, Neo-Kemalizm'e evriliş için süper bir fırsat olarak kullananlar ile, Aziz Yıldırım'ın şikelerini Fenerbahçe'ye, Fenerbahçeliliği de Anti-AKP ve Anti-Gülenizm'e mal etmeye çalışanlar, bu iki alanda özellikle Sosyal Medya'da faaliyetlerini sürdüren Neo-Kemalizm İdeologları, iyi niyetli Atatürkçü insanları, militan ve sahte bir Kemalizm bataklığına çekmeyi beceremezler diye umarım ama özellikle Atatürkçü gençleri 'az düşünürken' bulmak kötüdür.
Diğer yandan İran mı Türkiyede bir Türk-Kürt barışı isteyecektir? Sünni ve Nakşıbendî Kürtlere, Kuran yerine Avesta dağıtılması, kimin işine gelecek bir kültürel faaliyet olduğuna baktığınızda karşınızda hem İranı hem PKKyı hem Kemalizmi bulmanız, üstüne çok düşünülecek bir bahistir.
Tabi burada Şafiî-Nakşibendî Paradigmaya olan itiraz hakkımız saklıdır ve bu yapının ıslah edilmesi elzemdir ancak, yazı konumuz olması gereken ıslah değil oldurulmakta olan ifsaddır.
Bu ülkede Türk-Kürt Barışı'nı en çok isteyecek grup maalesef gençler değil, biraz orta yaşa yaklaşanlar ve üstüdür zira ortada oynanan Terör Tiyatrosu'nu gören gençler hemen 'gaza gelirken' bizim doğduğundan beri sahneyi seyredenler ve hatta şahsım gibi Siirt-Şırnak Kırsalı'nda yapanlar, dünyanın en sahte savaşını seyretmek zorunda olmaktan muzdaribdir.
Türk-Kürt Barışını isteyenlerin, hiç kimsenin dediğine bakmaksızın seslerini yükseltmeleri, sorunun en kalıcı çözümüdür. PKK her vurduğunda daha yüksek sesle Türk-Kürd kardeştir! sloganı atılmadıkça, sözünü ettiğimiz Anti-Türkiye Cephesi saf insanları toplamaya devam edecek, PKK şahsiyetsiz vazifesini ifadan bir an geri durmayacaktır.
Birleşik Anti-Türkiye Cephesinde ille yazar maskeli paralı taşeron olmaya gerek yok; olayları biraz doğru okuyamayan herkes maalesef gönüllü sözcü olabilir.
AKPye sert eleştiriler getirmiş ve gerekirse getirecek birisi olarak ifade etmeliyim ki, AKP karşıtı olmak Türkiye karşıtı olmak demek değildir.
Ama bugün Birleşik Anti-Türkiye Cephesinin propaganda taktiğine baktığımızda, karşımıza en sık çıkan argüman da, AKP karşıtı olmak, Türkiye karşıtı olmak demek değildir. ifadesidir.
Kapatırken bir teklifim var.
Ben olsam Türkiyeye Ramazanda saldırırdım diyen Emin Çölaşan şimdi Sözcüde yazıyor.
Şu yazıyı aklınızdan çıkarmadan, yarın sabah Sözcüye bir göz atar mısınız?
twitter/fatihtezcan
facebook/tezcanfatih