bursa escort - escort bursa - bayan escort - escort bayan

bursa escort - escort bursa - bayan escort - escort bayan

bursa escort - bursa escort - bursa escort - escort bursa - escort bursa -
izmit escort şişli escort istanbul escort anadolu yakası escort bayan
Bugun...
SON DAKİKA

ATATÜRK İSLAM’IN KİTABINI YAZARSA!

 Tarih: 30-11--0001 00:00:00
Fatih Tezcan

 

 

 

 

 

Daha ilk cümlede şunun altını çizmeliyim ki, şahsen, Türkiye\'de Mustafa Kemal Atatürk\'ün ‘dinî inanış formu’ kadar üstüne spekülasyon yapılan bir konu daha bilmiyorum.

Üstelik bu, aradaki bir asıra yakın zamanda ortaya çekilen tüm perdelere rağmen, kısa bir araştırmayla ortaya çıkabilecek kadar net bir konuyken...

Bu arada, bahsettiğim araştırmayı yapacak araştırmacının sahib olması gereken en önemli hasletin \'samimiyet\' olması gerektiğinin hakkını vermeliyim.

Aksi takdirde sahib olunan mezheb, meşreb, fraksiyon, perspektif yapılan araştırmaya karıştırıldığına...

İşte o zaman iş Arap saçına dönüyor ve içinden çıkartılmaz bir hal alıyor...

Atatürk’ün hayalindeki ‘Türklük Dini’ gayet spekülasyona ve sömürüye açık bir Arap saçına çevirildiğinde bu karmaşıklığı, menfaati icabına kullanmak artık sömürgenin maharetine kalabiliyor.

‘Türklük Dini’ dedim evet, yanlış okumadınız; Kemalizm’in kurucularından Munis Tekinalp, Kemalizm’in ilk kurucu ve propagandatif metinlerinden Kemalizm adlı kitabında da öyle diyordu...

Asıl adı Moiz Cohen olan Tekinalp’in, Atatürk döneminde yazdığı bu kitaptaki ifadesi aynen şöyledir:

\'Türk’ün Dini Kemalizm’dir.

‘Kemalizm nedir?’ diye şöyle bir baktığınızda ise pozitivizm, sekülerizm ve pragmatizm üçgeninde harmanlanan bir Ulusçuluk karşımıza çıkıyor.

Türk Ulusu’nu ‘insanlığın kurucu ulusu’ zan eden perspektif,  aynı zamanda ‘Allah fikrinin’ de Türkler tarafından ‘uydurulduğunu’ ifade etmiş oluyordu. Bunu söylediler ve kitaplara yazdılar.

Mustafa Kemal’in büyük övgülerine mazhar olmuş ve Kemal Paşa tarafından vazifelendirilmiş İzmirli İbrahim Hakkı’nın Hazreti Adem’i de Hazreti İbrahim’in de Hazreti Muhammed’in de Türk olduğunu iddia etmesi bundandır...

"Moic Cohen isimli bir Yahudi’den(Munis Tekinalp) veya bir hocadan değil Mustafa Kemal’den bahset!" diyorsanız, bir cümle daha mühlet istiyorum ve altını çiziyorum:

Mustafa Kemal Atatürk’ün Din’e inanmamasından dem vuran bir insan, eğer samimi ise, evet, bunun böyle olduğunu ifade edebilmelidir; ancak, bunun neden böyle olduğunu, hadi daha açık ifade edelim, İslam’dan, Kur’an’dan, Hazreti Muhammed’den, Asrı Saadet’ten Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine ve Mustafa Kemal Atatürk’e gelene kadar geçen 13 asırda İslam’ın ne gibi yanlış formlara sokulduğunu ve nasıl uydurma normlarla doldurulduğunu da ilan ve izah etmelidir!

Allah tarafından işaret edilen Maksadullah/İslamî hedefler yerine İnsanlar tarafından putlaştırılan işaret parmaklarını itiraf etmelidir!

Mustafa Kemal’in Allah’a ve dinlere inanmadığı gerçeğini ifade ederken ‘durumu öncesi ve sonrasıyla ele almadıkça’ objektif olmuş olamayız. Mustafa Kemal’in zamanı ve öncesi Osmanlı İmparatorluğu’nda Dine İnanış şeklidir. Sonrası ise 1939’da başlayacağı ifade edilen ve Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ve Osman Nuri Çerman’ın örnekliğini oluşturduğu İbadet Devrimi’dir.

Hani şu, Kemalizm’in ‘eksik kalan’ iki devriminden birisi...

Konunun nasıl dallanıp budaklanmak için can attığı ortadayken, sözü aşağıdaki sayfalarda göreceğiniz sözlere bağlamanın zamanı geldi...

Araştırmalarım sırasında ilk önüme çıkan belgelerden birisi olan bu sayfalar ve bir kitap, aslında mevzunun ana damarı gibidir...

Bu sayfaların ait olduğu kitap, Atatürk döneminde, 1931 senesinde, Lise 2.sınıf Tarih derslerinde okutulan kitaptır.

Mustafa Kemal Atatürk, tamamını tashih ettiği kitabın ilgili kısmının TAMAMEN kendisine bırakılmasını emretmiş ve aynen böyle olmuştur.

Osmanlı Subayı olduğu dönemde gayet \'pragmatist/yararcı\' bir üslubu muhafaza eden Mustafa Kemal\'in \'Atatürk\' olduktan sonra buna fazla gerek görmediğini biliyoruz.

Ancak yine de bir milletin liderliğine oynayan bir kimlik olarak Osmanlı Subayı Kemal’in her zaman her yerde Atatürkleşmediğini de biliyoruz.

Yerine göre bir ‘Fransız’ kadar devrimci ama yerine göre karşı olduğu Din kadar ‘tedrici’dir.

İşin sırrının ipucunu verebilirim...

Mustafa Kemal Atatürk’ün Allah, İslam, Kur’an, Hazreti Muhammed’in peygamberliği konularındaki ‘samimi ve gerçek’ görüşlerini öğrenmek isteyen, ‘eşyanın tabiatı gereği’, Atatürk’ün güçlü olduğu dönemde ve ‘gençlere olan hitaplarına’ bakmalıdır...

Çocuklar ve gençler yeni nesil demektir ve bir devrimci’nin bütün hayali, planı, projesi gençlik ve yeni nesil üstüne kuruludur...

“Öğretmenler! Yeni nesil sizin esriniz olacaktır!” dedikten sonra Türk Ocakları’nda bir tane bile ‘Müslüman(Tercih ve kararlarında İslami Perspektif’i  önemseyen) Öğretmen’ yetişmemesi, Köy Enstitüleri’nin ‘Din Düşüncesi’nden arındırılmış Köy’ muhayyilesi üstüne kurulmuş olması verilecek yüze yakın örnekten sadece bir kaçıdır...

Kısacası, konu Yeni Nesil olduğunda Kemalizm Dini’nin İslam Dini’ni ‘kendi anladığı şekilde’ yorumlamaktan ve bunu kitaplara dökecek kadar izhar etmekten çekinmediğini görmek, şaşırtıcı gelmemelidir.

Unutmamalı ki Türkiye Cumhuriyeti gökten zembille inmemiştir ve yani Osmanlı Halkı olmuştur Türk Halkı ve hatta Ulusu!  Aşağıdaki satırları Osmanlı atmosferinden ve zor dönemden yeni çıkan halka anlatmanın ve iknaya çalışmanın manasızlığını irade eden Eegemen Kemalist Zihniyet gençliği İslam’ı kabul etmeyen Kemalist devrimin etrafında toplamaya azimliydi ve okuyacağınız satırlar, bu bağlamda serdedilmiş deist ve ateist perspektifin argümanlarıdır.

Bu söylemlerin çok daha sertleri de var ama bu kitap, Devlet Başkanı döneminde ve onun elinden çıkması itibariyle önem arz etmektedir.

‘Mustafa Kemal’in dine bakışı’ konusunda net fikir verir, üzerinde tartışma yoktur, Kemalistlerce de kabul edilmektedir.

Öyle ki, Doğu Perinçek’e bağlı olan Kaynak Yayınları bu kitabın tıpkıbasımını yapmış durumda ve ben ‘herhangi bir değişiklik var mı?’ kuşkusuna istinaden yaptığım karşılaştırmada gördüm ki, gerçekten ‘tıpkıbasım’dır.

Orjinalini görmek isteyenlerin kütüphanelere, tıpkıbasımını görmek isteyenlerin ise Kaynak Yayınları’na müracaati yeterli, bu kolay olan...

Zor olan ise, ‘Allah’la Aldatmak başlığı’ altında, millete Atatürk’ü sanki Allah’a ve Resulu’ne , Kur’an’ın Allah’tan geldiğine iman eden bir Müslümanmış gibi anlatarak hem Allah’la hem de Atatürk’le aldatanların kitabının ‘best seller’ satabildiği şu memlekette, Atatürk’ü seven ama Kemalizm Dini’ne mensub olmayan insanlarımızı incitmeden işin iç yüzünü izah edebilmek...

Biz şimdilik bu vesikayla yetinelim, Allah nasip ederse, ileride onu da yapabiliriz...

Bunun Türkiye Toplumu’nun iç barışını tesis etmesinde ne kadar önemli olduğunu tarife lüzum var mı, bilmiyorum...

Ama bir konuyu çok net belirtiyorum:

Hiçbir izah, ‘Kamal’ Atatürk’ün, dini inanışını veyahut yaşayışını veya kendisine olan eleştiri ve karşı çıkışlarını beğenmediği insanları, İskilipli Atıf gibi darağaçlarında asmasını, Rize’yi Hamidiye’ye, Tunceli’yi Sabiha Gökçen’e bombalattığı gibi cezalandırmasını, Savaşta yardım istediği Kürtler’le arasına koyduğu İslamÎ hassasiyetleri gözetmemesi üzerine patlak veren ve günümüze kadar İngiliz Oyunu olaak dezenformasyona uğratılan Şeyhd Said İsyanı’nı 17 bin kişiyi katlederek bitirmesini temize çıkaramaz!

Ben, bunlara çok fazlasına imza atan Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Diktatöryal tarafını’ tartışmıyorum veya tartışalım demiyorum, zaten kendisi de ‘ben ulusum için diktatörlük yaptım’ mealinde demeçler vermiştir, tartışmaya açık bir konu olduğu kanısında dahi değilim, ‘tek adam’ modasının hüküm sürdüğü dönem itibariyle konu hakkında herhangi bir soru işaretimiz yoktur.

Hatta Lise 2.Sınıf Tarih Kitabı’ndan yani ‘orjinalinden’ okuyabileceğiniz satırlardaki üslubun ne kadar ikinci sınıf ne kadar subjektif, bağnaz ve saygısızca olduğunda da bir soru işaretim yok!

Ben, Atatürk’ün Din’e bakışının analizini yaparken, annesinden cinsel tercihlerine uzanan bir dizi gevezeliğin bir asıra yakındır matah bir şeymiş, konuşulacak lafmış gibi konuya dahil edilmesini, kelli felli adamların dahi konuyu bu sığlıklara indirmesini, Kuranî ve İslamî olmayan ve Atatürk’ü bir ‘vatan kurtaran kahraman’ olarak belleyen insanları gereksiz yere incitici bu usulun acilen terk edilerek, ‘Mustafa Kemal Atatürk Neden Din’e Karşı Oldu?’ sorusunun samimiyet ve hakkaniyet dahilinde cevaplanması gerektiğini düşünüyorum.

Bu cevapta Fransız İhtilali’nden fışkıran pozitivm de olmalıdır, Sabetayizm de!

Bu cevapta Ceatani Oryentalizmi de olmalıdır Hurafeci Din Anlayışı da!

Ama en önemlisi...

Bu cevapta, bir tarafta Allah adına Din uyduran Din Mafyası’nın diğer tarafta Kemalizm’i Din gibi kabullenmiş Kemalist Dikatorya’nın mengenesinde sıkışmış milletin uyanışına, aydınlanışına ve uzlaşına tutulacak ışık olmalıdır!

Fatih Tezcan  fatihtezcan@hotmail.com

 

 

 

 

 

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI