bursa escort - escort bursa - bayan escort - escort bayan

bursa escort - escort bursa - bayan escort - escort bayan

bursa escort - bursa escort - bursa escort - escort bursa - escort bursa -
izmit escort şişli escort istanbul escort anadolu yakası escort bayan
Bugun...
SON DAKİKA

Kofi Annan'ın Yeni Kurbanı Suriye Halkı mı?

 Tarih: 27-03-2012 18:40:55
Fatih Tezcan

Ruanda’da 1 milyon insanın ölümünü ‘kolaylaştırmaktan’, Bosna’da 8 bin müslüman’ın ölümüne seyirci kalmaktan, Irak’ta BM’nin by-pass edilmesinden sonra ABD güdümüne girmekte beis görmemesinden söz edilen bir ‘Nobel Barış Ödülü’ sahibi Kofi Annan’ın, Hama’da en az 30 bin kişiyi öldüren Hafız Esed’in, şimdiye dek ancak 10 bin kişiyi öldürebilen oğlu Beşşar Esed’e götürdüğü ABD, Rusya ve Çin destekli Barış Planı’nı masaya yatırıyoruz.

Esed'in Annan Planı'nı kabul etmesi 'sürprizimsi' bir gelişme olarak gündeme düştü. Zira Annan'ın teklifleri arasında 'muhalefetle görüşme' de yer alıyordu ki bu, muhaliflerini 'terörist' ve 'lağım faresi' olarak niteleyen BAAS İktidarı'nın nazarında, gerçekçi bir opsiyon gibi durmuyordu.

O halde bu 'kabul' ne gibi bir strateji güdüyor?

6 maddelik plana geçmeden önce genel değerlendirme sadedinde, birkaç neden sayabiliriz.
Bunlardan ilki, şimdiye dek benzer tüm muhteris yapılarda fark edilen 'zaman kazanma arzusu' olarak tesbit edilebilir.

1 Nisan'da Türkiye'de gerçekleştirilecek olan Suriye'nin Dostları Toplantısı'ndan sadece bir kaç
gün önce Esed'in içeriği her ne olursa olsun 'bir barış planına onay vermesi fenomeni', bir diğer 'zamanlama taktiği delili' olarak masaya konulabilir.

Bu toplantı salonunda diyalog ve zor kullanma seçeneklerinden başka bir gündemin olmayacağını bilen Esed'in, hiçbir şekilde silahlı müdahale istemeyen ABD'nin kontrol sahasındaki Arap liderlerin ağzına bir bahane vermek istemesi, siyasî bir deha örneği olmasa da, apaçık bir 'masadan adam eksiltme' operasyonu olarak göze batıyor.

Diğer yandan Suriye Ulusal Konseyi (SUK) ve bu gruba göre çok daha sahici ve kabul edilebilir bulunan Suriye Vatan Bloku henüz yeni yeni saf tutarken, Prof. Dr. İmaduddin Reşid, Ammar Kurabi ve Nevaf el Beşir gibi çok güçlü isimlerin bulunduğu bu yeni ikinci yapının, Suriye Halkı ile olan görece kuvvetli rabıtasını kesmek de Annan Barış Planı'nı kabul eden Esed'in, muhaliflerin silahlanmasına karşılık diğer bir taktiği olarak belirlenebilir.

Zira daha önce kendisiyle yaptığımız bir röportajı yayınladığımız Heysem el Malih gibi Esedizm tarafından 70 yaşında hapis yatırılan bir İnsan Hakları Savunucusu’nun kurulmasında rol sahibi olduğu Suriye Vatan Hareketi, Suriye Ulusal Konseyi'ni gerçekçi olmamakla, Suriye Halkı'nın ve Özgür Ordu'nun taleplerini Türkiye Medyası'nda ve Ankara'da yeterince dillendirmemekle itham ediyor.

Pek tabii ki son hamlelerini yapan Esed, görüşme yapmak için bu iki bloğun herhangi birisini değil, Suriye'de silahlı direnişe karşı çıkan ve İran, Rusya ve Çin'in de araya girmesi sayesinde Beşar Esed'le masaya oturarak, Reform konusunu görüşmek isteyen yüzde 5'lik bir grubu tercih edecektir.

Bu görüşmelerin de karşılıklı oyalanmadan ve göz boyamaktan ibaret kalacağı da bir başka su götürmez gerçeklik…

Kısacası, Annan Planı'nı kabul etmeden önce ülkede 61 kişiyi öldüren, cevab mektubunun açıklandığı dakikalarda ise Lübnan'a soktuğu zırhlı birlikleriyle evleri ateşe veren onlarca senelik tahakküm kompetanı BAAS Rejimi'nin, herhangi bir şart altında çekilmeye ve rejimi fesh etmeye yanaşması ihtimal haricinde görülüyor.

Annan planı altı maddeden oluşuyor:

Maddelere geçecek olursak:

1- Suriye halkının meşru taleplerine cevap verilecek şekilde Suriye hükümeti tarafından yürütülecek ve herkesi kapsayacak siyasi süreç için özel temsilciyle çalışmayı taahhüt etmek ve müzakereler için bir temsilcinin atanmasına onay vermek.

BAAS tarafından kimlikleri toplanarak ‘nazikçe’ sandığa davet edilen halka, kafa kağıdı karşılığı ‘Halk Esed’i Çok Seviyor’ oyu verdireli 40’ı çıkmamışken bu madde’nin Şam’daki karşılığını anlamamak için bir neden gözükmüyor.

2- Operasyonlara son verip, BM tarafından gözetilecek ateşkesin derhal sağlanması sağlamak.

Halkına ‘terörist’ diyen bir rejimin kesinlikle operasyonlara son vereceğini ama ‘terörle mücadelede’ duraksama yapmayacağını şimdiden görebiliriz!...

3- İnsani yardımın ulaşabilmesi için ilk adım olarak derhal uygulanmak üzere günde 2 saat insani yardım için ateşkes uygulamak.

Aynı ‘teröristlerin’ geçiş faaliyetlerini vurmak ateşkesi ihlal(?) olmayacağı gibi, kim olduğu bilinmeyen ‘Muhalifler’in HD kameralarla çekilmiş videoları da çoktan hazırlanmış olsa gerektir…

4- Sebepsiz yere tutuklanan ve gözaltına alınanların serbest bırakılması.

Birkaç yüz kişinin serbest bırakılması, ‘ibret-i alem salıvermeleri’ seven Şam içins orun olmayacaktır ama 30 bin esirin bulunduğu Suriye’de kimlerin ‘sebepli’ alındığını Annan’ın tespiti olanaksız görünüyor.

5- Gazetecilerin ülke içinde serbestçe dolaşmalarının sağlanması.

Evet, belki de ‘Annan’dan şüphelenmek’ ismiyle bir belgesel çekilse ana tema olabilecek denli de BAAS Gerçekliği’nden uzak, safça yazılmış bir madde!

Daha önce öldürülen 2 gazetecinin özel operasyonlarla tespitlerini müteakip kasten yok edildiklerini öğrendiğimde, nedenini sorgulamadım bile zira kullandığımız tek telefon olan Uydu Telefonu’na giren BAAS İstihbaratı El Muhaberat’ın nasıl bağırdığını hatırlıyordum.
Suriye’de serbestçe gezen gazeteciler ve BAAS?

Kofi Annan bunu BAAS Gençlik Kolları’ndan bir delikanlıya sorsaydı dâhi, yüzüne gelen tebessümle birlikte silgisine davranabilirdi…

6- Barışçıl toplanma ve protesto haklarına saygı duyulması.

Daha önceleri Suriye’de Ordu tarafından duvarlara yazılan cümle şuydu:
“El Esed ev La Ahad!” Yani “Ya Esed ya da Başkası Olamaz!”
Güncellenen yeni BAAS Sloganıysa şöyle:
“El Esed ev Nahrak Beled!” yani “Ya Esed yada Şehriniz Yanar!”
Bunu duvarlara yazan, “La İlahe İlla Beşşar” yani “Allah yok Beşşar var!” sloganlarını camilere kazıyan bir Devlet algısının ‘Protesto’ ve ‘Toplanma’ kavramlarıyla arasını ısıtmak için, fazlaca geç kalmış bir performans izlemek üzücü…
Bu arada, henüz telefonu kapadığımız Suriyeli Muhalifler’in Annan’a tepkileri söz konusu zira onlar dış dünya’dan çok daha fazla BAAS’ın işlerini ve yöntemlerini biliyorlar.

Bunun bir ‘zaman kazanma ve muhalefeti birbirine düşürme oyunu’ olduğunu söylüyor ve daha da fazla üstlerine gelinmesi için yeni bir fırsat oluşturulduğunu ifade ediyorlar.

Demek istenen o ki Tiyatro gibi Referandum’dan sonra nasıl tahmin ettikleri gibi her gün öldürülen insan sayısında BAAS’ça zam yapıldıysa, Annan Barış Planı’ndan hemen sonra da ‘Günah Bizden Gitti’ şeklinde özetlenebilecek bir saldırı furyasının başlayacağını düşünüyorlar.

Çok somut adımlar bekledikleri Suriye’nin Dostları toplantısının da bu planla gölgede bırakılmak istendiğine dair şüpheleri var.

Sözü edilen şey bir by-pass ve baş rol oyuncularının zamanlaması bunu doğruluyor.

Umarız ABD ve Rusya’nın desteklediği yaşlı hatip Kofi Annan, oldukça kritik bir zamanda gündeme düşürülen bu ilginç plana, yarım asırdır BAAS tarafından sömürülen Suriye Halkı’ndan daha fazla kendini inandırmış değildir…

Tabi, ABD'nin tüm reddiyelerine rağmen bölge ülkeleriyle birlikte Suriye kabadayısına temiz bir sopa çekmek istiyor izlenimi veren Ankara'yı pasifize etmek amacıyla, ABD-Rusya-Çin-İran Konsorsiyumu tarafından özel üretilen yapmacık bir planın sabıkalı figüranı değilse!...

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI