bursa escort - escort bursa - bayan escort - escort bayan

bursa escort - escort bursa - bayan escort - escort bayan

bursa escort - bursa escort - bursa escort - escort bursa - escort bursa -
izmit escort şişli escort istanbul escort anadolu yakası escort bayan
Bugun...
SON DAKİKA

Muhammed'in Delikanlısına İnfaz ve Merhametsiz Yaygara!

 Tarih: 30-11--0001 00:00:00
Fatih Tezcan

 

 

 

 

 

Ev çok kalabalıktı…

Herkes kendi odasına çekilmiş yan odadakini çekiştirip duruyordu…

Bir çekişme hali vardı…

Onlarca iftira kampanyası ve yüzlerce dedikodu furyası…

Kibir ve kendini beğenme, niza, cedel, kavga, gürültü, patırtı arasında ev halkı, hiçbir iş yapmıyor, kilerdeki yemeği yemekle meşgul oluyordu…

Rahatsızdım bundan ama içine doğduğum ev buydu…

Sonra bir gün kapı çaldı…

Kapıda kötü niyetli, sapık, arsız, hırsız, tecavüzcü tipler ellerinde bıçaklarla, sopalarla ve çuvallarla evi bastılar…

Silahlarla vurdular, bıçaklarla kestiler ve kilerde ne varsa çuvallarına doldurmaya başladılar…

Evdeki hemen herkesi öldürüyorlardı…

Kadınlara her gün tecavüz ediyorlardı…

Çocukları dahi dövüyorlar, öldürüyorlardı…

Gitmiyorlardı…

Evin büyükleri, güçlüleri, nüfuzluları yani önde ve ileri gelenleri odalarına geçtiler, en güvenli yere kilerden aldıkları yiyecekleri yığıp korkarak saklanmaya başladılar…

Evi basan eşkıyaya karşı koyamayacaklarını düşündüler…

Karılarına, kızlarına, çocuklarına, kardeşlerine, hısım ve akrabalarına yardımcı olmak, gereksiz ve riskli bir tehlikeye gibi geldi…

Bunun yerine eşkıyaya evin kilerinden rüşvet vererek evin tamamen işgaline göz yumdular…

 

Artık eşkıya eve yerleşmişti…

Her gün işkenceye uğrayan ev halkı durumdan bıkmıştı ama hala sözü kendinde tutan evin büyükleri, eşkıyaya karşı koymuyordu…
Koyamıyor değil koymuyordu!...

Sonra bir gün evdeki bir çocuk çıktı, isyan etti.
Çocuk o zamana kadar ailesinin tecavüze, kardeşlerinin işkencelere uğradığını görüyoruz, ölümleri seyrediyordu…

Sabrı taşmıştı…

Mutfağa koştu, bıçağı kaptı ve eşkıyadan birisine saldırdı, onu öldürdü…

Eşkıyadan aldığı silahla diğerlerine de saldırdı…

Yetmedi…

Eşkıya güçlüydü, çocuk eşkıyayı evden çıkaramıyor, başa çıkamıyordu…

Çocuğun gözü döndü ve evi basan sapıkların bulunduğu odalara da saldırmaya başladı…


Hatta bu eşkıyayı silahlandırıp, paralandırıp o eve gönderenlere dahi sataşmaya, saldırmaya başladı çocuk ve uyarıyordu:

Bu Ahlaksız Hırsızları Evlerimize Gönderen Sizsiniz! Bunu Yapmayın! Herkes kendi evinde otursun! Kimse kimseyi sömürmesin!

“Bu Allahsız İşgalciler, Muhammed’in Toprakları’ndan Çıkana Kadar Savaşacağız!”

Bu sırada ev halkından da ölenler oluyordu…

Ama eşkıya da ölüyordu…

İşler karışmıştı…

Evde zaten başından beri huzur yoktu, kan akıyordu, işkence oluyordu, evdekilerin izzeti ellerinden gidiyordu ama şimdi eşkıya da ölmeye başlayınca, dengeler değişince, bu ahlaksız hırsızlar çocuğa bir isim buldular:

\'Terörist!\'

Ailesini, evini koruyan ve eşkıyanın o zamana kadar çocuk dediği isyancı artık çocuk değil, teröristti…

Eşkıyanın adı terörist olmuyordu zira mahallenin dedikodu merkezleri zaten eşkıyanın elindeydi.

Ailesini ve evini kurtarmak isterken üstü başı kan, ter ve çamur içinde kalan çocuk terörist oluverirken, eşkıya ise adalet dağıtan medeniyet sahibi kravatlı özgürlükçüler kılığına giriyor, evden ceset kokuları gele dursun kendi evinin de basılacağından ve talan edileceğinden korkan bütün mahalleye kendisini öyleymiş gibi kabul ettirmeye çalışıyordu…


Mahalleli sustu, sindi…

Yetmedi…

Evin haysiyetsiz liderleri oturmakla yetinmediler…

Bir de eşkıyayla birlik olup onlar da çocuğa terörist dediler…

Eşkıyaya daha fazla yüz ve yol verdiler…

Eşkıya aşağılıktı ama bu işgale izin verenler, daha da aşağılıktı…

Evet, çocuğun saldırılarında ev halkından da, eşkıyanın arkasında olanlardan da ölenler oldu…

Ve bu doğru metot da değildi…

Ama hiçbir şey yapmadan izleyen, gevezelikten, kendi içindeki hizib kavgalarından bir şey yapmaya takat bulamayan, ihtilaf içinde boğulduğu için gücünü-kuvvetini de yitirenlerin, Allahsız işgalcilerle işbirliğine girenlerin yaptığı neydi…

Bu ev halkından olup da işgale, hırsızlığa, talana kayıtsızca oturup seyredenlerin, kimin terörist, kimin eşkıya, kimin namuslu, kimin haklı, kimin haksız olduğuna dair yorum yapmaları kadar bedbahtça ne olabilirdi…

Çocuk açık konuşmuş, bu işgalciler bu topraklardan çıkıp gidene kadar bunlara saldırmak, öldürmek bizim için görevdir, demişti…

Sanki ev’in liderleri ve halkı birleşmiş, işgalcilere karşı amansız bir mücadeleye girişmişti de bu çocuk mu afacanlık yapıyor, tokadı hak ediyordu!...

Sanki her odada oturan kodaman, diğer odadaki kodamanın işgal edilmesini, dövülmesini, kirletilmesini seyretmemişti de bu çocuk mu ortalığı kırıp döküyordu!...

Sanki ev’in liderleri ev’in kilerinin talan edilmesine isyan mı etmişlerdi de bu çocuk patavatsızlık yapıyordu!...

Bil-akis, ev’in liderleri gayet şerefsiz gayet izzetsiz gayet yavşaktı!

Ve ev halkı gayet birbiriyle çekişmeciydi!...

Çocuk da delikanlı olana kadar savaştı…

Ve sonra…

Yıllar sonra bir gün…

İşgalciler yine başka bir odaya izinsiz girip, aniden delikanlının odasını da bastılar…

Çocukları vardı…

Eşi vardı…

Üstelik delikanlı silahsızdı…

Eşi onu çok seviyordu…

Üst düzey cinayet eğitimi almış ahlaksız işgalciler odaya girdiğinde, eşi kendini öne attı…

Kadının bacağına kurşun sıkıp yere düşmesini sağladılar…

Delikanlıyı sağ ele geçirdiler…

Kızı, çocukları çığlık çığlığa ağlıyordu…

Ve sağ yakaladıkları o çocuğu, o delikanlıyı sağ bırakmadılar…

Yargılamadılar da…

Çocuklarının gözlerinin önünde alnının ortasından vurdular…

İşkenceci işgalciler, ahlaksız hırsızlar delikanlıyı öldürdüler...

Yıllardır öldürdükleri yüz binlerce sivili insandan saymayan haysiyet fakirleri, birkaç saldırıda ölen yandaşları hatrına, çocuğa da terörist dediler, onu da öldürdüler…

Gerçek teröristler, en büyük teröristler, kravatlı katiller, teröristi öldürdük dediler…

Bu normaldi…

Terörist Tezgah yıllardır böyle dönüyordu…

Ama beni üzen, o haysiyetsiz özentilerin, evlatlarını reddetmesiydi…

Ev’in Yüzkaraları, Aile’nin İzzetsiz Sözcüleri, Muhammed’in Toprakları’nı Temizlemek Yerine, Kendi Pasifliklerine, Haysiyetsizliklerine, İşbirlikçiliklerine Bakmadan, Muhammed’in Düşmanlarına Yaranmak İçin, Muhammed’in Çocuğunu, Muhammed’in İsyancı Delikanlısını, Hatasını Sevabını Ayırd Dahi Etmeden, Bir Kalemde Red Ediyorlardı!...

Öldü mü… Ölmedi mi…Ne oldu….

Bilmiyorum…

Bu terörist katillerin ağzına bakmak da istemiyorum…

Öyle işler vardır ki onlara ne kelam yetişir ne kalem…

Bu öyle bir iş…

Öyle delikanlılar vardır ki onlara ne kâfirler yeter ne âlem…

O öyle bir delikanlıydı…

….

Bir de bazıları gerçekten öyle düşündükleri için bazıları ise sırf konuşmak için

‘O yaptıklarıyla İslam’a zarar verdi’ diyebilirler, diyorlar…

İlki samimiyetle fikrini söyleyen biridir, bir şey denilmez…

Ama ikincisi için hakkını vermek gerekirse,

Yavşakta yaygara bitmez!...

Kaseminde haklıydı…

Belki yaptıklarının bazısı doğru, bazısı yanlıştı; ama mecbur kalmıştı…

Ben bugün öyle inanıyorum ki,

O, Muhammed’in İsyan Yüklü, İzzetli Bir Çocuğuydu…

Allah Rahmet Eylesin.

Günahlarını Af Eylesin.

Amin…

 

 

Fatih Tezcan
fatihtezcan@hotmail.com

 

 

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI