bursa escort - escort bursa - bayan escort - escort bayan

bursa escort - escort bursa - bayan escort - escort bayan

bursa escort - bursa escort - bursa escort - escort bursa - escort bursa -
izmit escort şişli escort istanbul escort anadolu yakası escort bayan
Bugun...
SON DAKİKA

Niyet Ettik NATO Rızası İçin Sükut'a! -Veya- KARA CUMA!

 Tarih: 30-11--0001 00:00:00
Fatih Tezcan
Bugün 19 Kasım 2010 Cuma!

KARA CUMA!
Türkiyeli Müslümanların Kara Cuması!
Bugün Kurban Bayramı’nın dördün cü ve son günü!
Müslümanlar için birlik, kardeşlik ve dostluk vurgularının yapıldığı bir gün!
Bugün Cuma!
Türkçesi ‘birleşmek’ olan, Müslümanlar’ın tek kafa, tek yürek, tek vücud olması gereken bir gün!
Bugün resmî tatil!
Müslümanların, sakallı-sakalsız kapitalist’lerin prangalarından meydanlara doğru ‘işim vardı’ diyemeyecekleri bir gün…
…Ve Bugün 19 Kasım 2010 Cuma!
NATO Toplantısı ve Füze Kalkanı Gündemi bugün!
NATO’nun ‘yeni düşman algısını -diğer bir deyimle- yeni kara listesini’ belirleyeceği bir toplantı bu!
İran’ı, onca füze denemesinden sonra adeta bir füze getto’suna hapsetmeyi hedefleyen anti-balistik füze kalkanı’nın İsrail’in büyük baskısıyla ABD ve NATO tarafından Türkiye’ye yerleştirilme iradesinin ‘resmen’ hükümete dayatıldığı bir gün!
Ve bugün 73 milyon insanın yaşadığı Türkiye’de, manevi başkent İstanbul’da, resmî başkent Ankara’da, Kemalist İzmir’de, milliyetçi Anadolu şehirlerinde, Trabzon’da, Rize’de, Sivas’ta, Malatya’da, Dersim’de, Diyarbakır’da, Malatya’da, Konya’da, Bursa’da çıt yok!
Anarşistiyle, Sosyalistiyle, İslamcısıyla, eylemcisiyle, yazarıyla, herkesle konuştum ben bugün!
Kimsede çıt yok!
İki hafta evvel Taksim’de yapılan basın açıklamasının yanı sıra yapılan hiçbir şey yok!
Oysa bugün Lizbon’da ‘hıristiyanlar’ Afganistan’da ölen ‘müslümanlar’ için eylemler yaptılar!
Oysa bugün 18:00’deki toplantıyla eş zamanlı olarak Lizbon’da NATO Karşıtı Eylemler düzenleniyor…
Oysa soğuk savaş sonrasında üçün cü kez yeni bir arayışa giren NATO resmen saldıracak yer ararken bu kara yelpazede hem bizim olası hem dostlarımızın mevcud varlığı bizi rahatsız etmeli değil miydi?
Biraz bahsetmeye çalışacağım ama bu füze kalkanı sır gibi!
Kuzey Kore’yi dahi izleyebileceği de söyleniyor, sadece İran’a karşı olduğu da…
İran’a karşı kurulduğu sır değil, resmî NATO belgelerinde İran ismi geçiyor…
Türkiye ise ‘İran veya Suriye demeyelim, genel bir savunma sistemi diyelim’ görüşüyle durumu yumuşatmaya çalışıyor…
‘Yeni stratejik konsept belgesi’ oluşturulmaya çalışılıyor ama bizi ilgilendiren mesele, 21.yüzyılda Türkiye’nin geleceğine ipotek koyulabilme riski; zira NATO’yu kuran ellerle Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduran eller farklı eller değil! Bunu söylemeden bu konuyu işlersek, hakikat taşını gediğine koyamamış oluruz, mecburuz:
Batılı emperyalist güçlerin, 20.yüzyılın başlarında, Osmanlı’nın yıkıldığı ve Laik Sistem’in kurulduğu yıllarda nasıl dinden uzak ve kendilerine bağlı bir valilik arzu ettiler ve gereğini yaptılarsa,
şimdi yani 21.yüzyılın başlarında da, Soğuk Savaş’ın bittiği ve medeniyetsel veya bölgesel güç birliklerinin öngörüldüğü bu dönemde, Türkiye Cumhuriyeti için yine prangalı bir gelecek mühendisliğinin arzulandığını, planlandığını ve dayatıldığını görüyoruz!
İsrail’e fazla kafa tutmayan, İran’la fazla yakınlaşmayan ve hatta mümkünse ‘Şiiler Ümmet’in Yahudileridir’ diyen perspektifsizleşen, Rusya’yla yüzlerce madde anlaşmaya imza atarak batıya ‘stratejik derinlik sahibi bir a-simetrik dış politika açılımı gösterisi’ yapamayan, İslam ülkeleriyle ‘bizi arkadan vurmuşlardı’ kara propagandalarına aldırmaksızın, medeniyet köklerine dayanan bir iş ve yürek birliğine girerken iki kere düşünmek zorunda kalan bir Türkiye var planlarında ve NATO’nun yeni kara listesinin de, Türkiye’ye en önemli bataryalarını yerleştirmeyi dayattığı füze kalkanının da stratejik önemine bu açıdan baktığımızda sanırım resim zihinlerimizde netleşiyordur.
Füze kalkanının hedefinde Rusya yok, bilakis, Rusya Başbakanı Medvedev, toplantıya geliyor ve Kuzey Buz Denizi’ne kadar olan bütün o dev coğrafyayı kendi füzeleriyle koruyabileceğini taahhüd ederek Füze Kalkanı Sistemi’ne girmek istiyor!
Yani artık Rusya da NATO için bir tehdit değil bilakis ‘stratejik bir ortak’ olmaya doğru ilerliyor. Çeçenistan ve Afganistan özellerini değerlendirdiğimizde şaşırmıyoruz…
Hindistan? Zaten İsrail’in ve ABD’nin stratejik ortağı olan Hindular, ‘Batı’dan icazetli inekperest nükleer güç’ sıfatlarına halel getiremezler…
Çin? Değişen ve gelişen makro-ekonomik parametreleri kaale alan bir analiz yaptığımızda, Çin’in reel bir askerî tehdit olamayacağını değerlendirmek kolaylaşıyor. Çin batı için bir tehdit değil zira tehdit olsa Pasifik ülkelerine kurulmak istenirdi füze sistemi ama adı bile geçmiyor…
İsrail? NATO Sisteminin milyonlarca kritik askeriden oluşan bütün o istihbaratı İsrail’e akacak, bunu herkes biliyor ve telaffuz edilmesinden çekinilmiyor bile; Batı, yeni veya eski, fark etmez, herhangi bir konseptinden Ortadoğu Karakolu’nu habersiz bırakır mı?
Ve İran? Evet, yakın tehdit İran!...
Anlatılan bu…
Ama hiç kimsenin sormayı aklına getiremediği öyle sorular var ki…
Kuveyt’ten Suudi Arabistan’a kadar onlarca yerde yüzlerce ABD üssü yok mu…
Suud, İran’a karşı 80 milyar dolarlık silah alımıyla dünya silah tarihinin en büyük anlaşmasına imza atmamış mıydı…
O zaman bu yaygara ne?
Ahmedinejad katıldığı bir toplantıda ‘yaygarayı açığa çıkaran’ kritik bir açıklama yaptı:
“NATO İran için bir tehdit değildir!”
Şimdi durum ne?
İki birbirine güvenmeyen, hani hasım desen değil hısım desen hiç değil, böyle birbiri için her an tehlike olabilecek ama oturup bir çay içmek zorunda kalan iki kişi baş başa kalsa, durum neyse Türkiye’yle NATO’nun durumu odur!
En kötü ihtimalle ilk karşılaştığında sarılırken çaktırmadan belini yoklarsın, silah var mı diye…
Olduğunu fark edersen de ‘Beni vuracak mısın?’ diyemezsin, ayıp, yakışmaz…
NATO resmen silahı evine koyacağım diyor ama Türkiye en fazla ‘tetiği bizde olacak mı?’ veya ‘bizim komşuya sıkıp başıma iş açmayacaksın, değil mi?’ demekle yetinebiliyor…
‘Bir gün dengeler değişir de aramız kötü olursa içeri gelip beni vuracak mısın?’ diyemiyor da…
Türkiye tedirgin… Bu hükümetin bütün açıklamalarında açık bir şekilde görülüyor da…
Hele NATO’yu bir savunma örgütü olarak tanımlamak, halklara spastik muamelesi yapmaktan beter!
Uzaylıya söylesen NATO ve ABD arasında bir alaka yok veya ABD bu gezegenin muhteris katili değil mutevazı salihi zan eder!
Bugün 19 Kasım 2010 Cuma!
KARA CUMA!
İnanın, tüm bunları yazarken öyle isteksizim ki…
Bunlar makro dengeler…
Oysa bizim mikro birlikteliklerimiz parçalanmış, bugün daha net anladım…
Bunlar uluslar arası ilişkiler…
Oysa bizim Müslümanlar arası ilişkilerimiz sıfırlanmış, farkındalığımız bile yok…
Hatta bazılarımız diğer Müslüman kardeşlerini kötülemeyi, alakasını kesmeyi, kendi takva’sından, iman sağlamlığından falan gösterme çabası içindeler…
Bugün tatil…
Hah, evet! İşte o hakikat!
Müslümanlar tatildeler: Yaklaşık 14 asırdır!
Konuştuğumuz NATO denilen emperyalizmin demir pençesi!
Oysa bizim aramıza giren sinmiş’liklerimiz, sindirilmiş’liklerimiz, susturulmuş’luklarımız, sünepe’leştirilmişliklerimiz, sinek’leştirilmişliklerimiz, siyasileştirilmiş’liklerimiz, en demir pençe’den daha sinsice içimize girerek bizi vurmuş bile!
Konuştuğumuz konu füze kalkanı!
Ama bizim içimiz çoktan kurmuşlar bize füze kalkanlarını!
Sünni-Şii-Selefi-Sufi birleşerek Batı’yı vurabilecek ne bir basın açıklaması ne bir eylem ne bir söylem hiçbir şey yapamıyoruz, çıkartacağımız vahdet füzemiz daha çıkmadan içimizdeki kalkanlarda kalakalıyor!
Sonuç?
‘Herhalde bir yerden eylem haberi gelir!’ diye beklenilerek geçen günlerin sonunda Batı’nın militarist gücü NATO’nun kardeşlerini açıkça ve seni gizlice düşman listesine alacağı gün, 73 milyonluk memleketinden, eylem neymiş, çıt çıkamıyor!
NATO karşıtı eylemciler, ha adını koyalım, bildiğin ‘Hrıstiyanlar(!)’ Lizbon’da NATO’YA HAYIR! AFGANİSTAN’A ÖZGÜRLÜK! NATO AFGANİSTAN’DAN DEFOL! diye bağırabiliyor, ama sen Türkiye’de ve tüm İslam ülkelerinde koltuğunda oturmaya, hesapta sözde Kurban Bayramı’nı kutlamaya(!), sözde Cum’a Namazı’nı kılmaya devam ediyorsun!...
Vahdetini, ihtirasına ve cehaletine kurban edersen, Cuma sandığın gün parçalanmaya, bayram sandığın günü karartmaya müstehak olursun!
Bu sadece bugün değil, her zaman böyle olur ve olmaya devam edecektir!
Biz büyümediğimiz sürece,
Emir-tavsiye-talimat beklemeksizin ama işimizden de istişareyi eksik etmeyip de,
Olması gerekeni durması gerektiği yere yerleştirmeyi bilmedikçe,
Biz içimizdeki lafazanlara aldanıp birleşemediğimiz,
Aramızdaki sineklere aldanır söylem ve eylem üretemediğimiz,
Ruhumuza yerleştirilmiş pasiflik zehrini atıp kitabî kökümüzden ve devrimci peygamberimizden örnekle dirilemedikçe,
Bize her gün Kara Cuma!

Fatih Tezcan
fatihtezcan@hotmail.com


  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI