Sâbikûn

Haksızlıklar karşısında susmayı Sabır,

Ezene karşı sabretmeyi Vakar,

Diktatörler'e karşı alttan almayı İtidal,

Fakirliğe karşı teslimiyeti Zühd,

Zalimin Zulmü’nü Allah'tan bilmeyi İman,

Emir Sahibi'ne İtaat'i İzzet,

Devlet'e saygıyla boyun eğmeyi Şeref,

Bunlara eklenen Ritüellerle birlikte ortaya çıkan ‘şey’e de ‘Din ‘dediler.

Allah'ın merhametle insanlara indirdiği Din'i yerine,
Kendilerinin menfaatperestçe omuzlara bindirdiklerini 'din' diye anlattılar.

DNA'lara Çakma İslam'ı yerleştirdiler.

Böylelikle insanları, itikat’ta koyunlara, ibadet’te ise maymunlara çevirdiler.

*****

Şimdi gel de anlat bakalım...

Tarih'in, Din'ci veya Din'siz Diktatörlerle, Peygamberler ve Takipçileri'nin Mücadelesi'nden İbaret Olduğunu,
Sabr'ın hedefe varana dek Direniş için,
Vakar'ın Popüler Sapmalar’dan korunmak için,
İtidal'in ne aşırı gitmek ne de altta kalkmak, asla Adalet’ten Sapmamak İçin,
Zühd’ün, Fakirlerin Omuzlarına Basarak Gelen Zenginlikten Allah’a Sığınmak için,
'Herşey'in Allah'tan Olduğu' Sözünün, Resulullah'ı suçlayanları susturmak için,
İtaat’in Her Emir Sahibi'ne değil,
Allah'a fikrini / sevdiğini / devletini / sistemini / ideolojisini / partisini / hocasını / şeyhini /pirini / rehberini /fikrini ortak tutmayana ve sadece '1 insan' dahi olsa, hürmet ve hizmet'i önceleyen İslamî Sistem’den şaşmayana farz olduğunu,
Devlet'in saygıyla boyun eğilecek bir yapı değil, İnsanlar'ın Hizmetkârı bir örgüt olduğunu ve yanlış yaparsa tabii ki isyan edilip el değiştirilebileceğini,
İbadetlerin kulaktan duyma tekrarlarla değil,
Ancak Komplike ve Kararlı bir Hanif Perspektif'ten sonra anlam kazanabileceğini,
İslam'ın, Asla, üstüne uzun uzun tartışılacak, yaşanması zor bir Arap/Ortadoğu öğretisi değil,
Allah'ın Ayet/İşaret Ettiği Üzere, Değişmez İnsanlık Değerleri'nin Yaşanması'ndan ve Savunulması'ndan İbaret, İdeal bir Konsept ve Yaşam Stili Olduğunu...
Anlat bakalım...

*****
 

Zordur ama birileri hep vardır…
İşaret edilenin unutulup,
İşaret parmağına tapınıldığı sahtekâr bir ortamda,
Çakma’yı değil Orijinal’i anlamak da anlatmak da zordur ama birileri hep bulunur.

"Din O Değil, Budur, İslam'dır!
İslam, Allah'tan başka hiç kimseye ve hiçbir şeye teslim olmamaktır!
Allah'la araya kadın / para / fikir / devlet / güç / servet koymamaktır!
Allah'la arasına bir şey koymadığını iddia ederken,
Allah'ın yarattıklarıyla arasına mezheb, menfaat, camia, cemaat, dernek, grup, vakıf, ideoloji, tarikat veya herhangi bir barikat oluşturup, İnsanlığın Tevhidi’ni de bozmamaktır!"
…diyenler hep bulunur…
Bunu böyle söyleyenler, sadece Resuller'in hep anlatılagelen bazı Sünnetleri'ni değil,
Allah'ın Sünneti'ni de fark ve idrak edenler, iyi kavrayanlardır...
Bunlar tabiri caizse,
Allah'ın Sünneti'nden ayet,
Resuller'in Sünnetleri'nden işaret alarak,
Durumdan vazife çıkaranlardır...

İşte Kur’an’ın ‘öne çıkanlar‘ dediği böyle insanlardır,
yine Kur’an’ın deyimiyle,
‘Sâbikûn’ bunlardır…

*****

Sabikun, sadece ifsad edici durumun farkında olup kendini ve ailesini koruyan değil,
öncü duruşun riskini alarak, hayr’da ve en önemlisi Islah’ta kardeşleriyle yarışan,
çoğunluğu nankör olan insanlığa rağmen, insanlığın hayrı ve ıslahı için çalışan,
müfsid’le savaşan’dır.

*****

Sabikun, insanların ekserisinden yüz çevirip, öne geçenlerdir…

Sabikun, uydurulanın sihrinden, buyurulanın sıhhatine sığınanlardır…

Sabikun, “Ne cennet hayali ne cehennem tasası, yalnız Allah Rızası!” diyenlerdir…

Sabikun, ne tatlıya ne tuzluya değil, hem tatlıya hem tuzluya karışanlar ama bununla dinciliği, din baskıcılığını birbirine karıştırmayanlardır.

Sabikun, eliyle yapmadan diliyle demeyenler, doğru bildiğini söylemeden edemeyenlerdir…

Sabikun, sağ veya sol yanın adamlarından, yani klasik tasniflerle anlatılmaktan uzak olanlardır…

*****

Sabikun, öne geçenlerdir, öne çıkanlardır, öncülerdir.

Ama bu öne geçmesi,

Öylesine öne geçmek için değil,

Kendisiyle birlikte nefsini, Ego’sunu öne geçirmek için de değil,

‘Önde giden kahraman!’ olmak için hiç değil,

‘Seçilmiş Öncüler’in yani Resuller’in ve yakın arkadaşlarının yolları, tarih boyunca, hep böyle oldu diyedir…

*****

Onlar bu halleriyle, Resuller’in mirasçılarıdırlar…

Dolayısı ile,

Herkes dururken zorluğa göğüs gerilecekse, onlardır!

Herkes yorulurken yokuş çıkılacaksa, onlardır!

Herkes rahatına bakarken darda kalınacaksa, onlardır!

Can tatlıyken can satılacaksa, onlardır!

Herkes gülerken gözyaşı akıtılacaksa, onlardır!

Herkes yatarken çalışılacaksa, onlardır!

*****

Onlar Sağa Sola Bakmaz, Allah için En Öne Atılırlar...
Allah da onları 'El Üstünde' tutar...
Onlara 'Sabikun' der, Ayrı tutar...

*****
Değil mi herhangi birisinin ricasıyla değil,

Allah’ın Kitabıyla Öne Çıkmasını İstediği İnsanlar bunlardır,

Değil mi ki dünya menfaatine veya yakın dostların hatırlarına değil,

Allah Elçileri’nin Yolları’na talib olanlardır,

Sabikun’a Artık Durmak, Susmak, Bakmak, Kalmak, Katlanmak Yasaktır...


-Yarın: Kur’an Işığında ve Günümüz Şartları’nda ‘Sâbikûn’ Olmak-