bursa escort - escort bursa - bayan escort - escort bayan

bursa escort - escort bursa - bayan escort - escort bayan

bursa escort - bursa escort - bursa escort - escort bursa - escort bursa -
izmit escort şişli escort istanbul escort anadolu yakası escort bayan
Bugun...
SON DAKİKA

'Dünyada Ne Kadar Kemal Varsa Eşektir' - Bu Millet Eşek Değildir!

 Tarih: 30-11--0001 00:00:00
Fatih Tezcan

 

 

 

 

 

Samimi söylemek gerekirse hiç istemeye istemeye şu güncel politika ile alakalı yazmak zorunda kaldım, daha doğrusu bırakıldım.

Çünkü ben ne kimseyi eşek yerine koyarım, ne de bunu yapana seyirci kalırım…
Anlatacağım…
Meselemiz, Eski Bürokrat ve Yeni Akrobat Kemal Kılıçdaroğlu ve \'Yeni\' Cumhuriyet Halk Partisi...
Önce vahamete bir göz atalım…

Baykal kaset skandalıyla başkanlığa veda edince ismi işaret edilen Kılıçdaroğlu akşam kesinlikle aday olmadığını açıkladı. Sabah eşek gibi ‘adayım’ dedi, CHP’nin başına bile bu çarkla geçti!

*****

Kurultay\'a fiyatı 500 lirayı bulan Etro gömlekle çıktı. Haber olunca "Parasını ben verdim" diyerek kendini savundu. Fatura başkasının adına çıkınca eşek gibi sessizliğe büründü!

*****

Referandumdaki vaadi terör suçlularını da kapsayan ‘genel af’tı.

CHP’den tepkiler üzerine affı bir daha ağzına bile almadı, eşek gibi unutmak zorunda bırakıldı!

*****

Rahmetli Erbakan’a 28 Şubat Darbesi’ni yapan Cunta’nın güvencesinin, ekonomideki yetersizlik olduğunu iyi fark eden Tayyip Erdoğan, devlet hazinesine 100 milyar dolara yakın para koyunca kendini köyün tek güzeli sanan bu SSK Memuru kalktı,‘hazinedeki parayı halka dağıtacağım’ dedi.

Yetmedi; helikopterde yaptığı açıklamada da, ‘İktidara geldiğimizde Yunanistan’a, Yorgo Papandreu’ya da yardım edeceğiz! Bekle Yorgo CHP Geliyor!’ diyerek aklına tebessüm ettirdi!
*****

SSK demişken, “SSK’da adam kayırma tespit edin, bırakırım” dedi;
Melih Gökçek canlı yayında torpil imzalarını kameraya soktu, belgeledi, bundan yine ses gelmedi!
*****

Hem Deniz Gezmiş’ten övgüyle söz etmeye hem de Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam kararının Meclis’ten geçmesini sağlayan dönemin Başbakanı Süleyman Demirel için methiyeler düzmeye kalkınca bu kurnazlığa cevap, Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş’ten geldi.

İdam edilen üç gencin babasının Meclis’teki oturumda Demirel’in idam kararı çıkarmasına gözleriyle tanık olduğunu belirten ağabey “Demirel’in elini Cunta mı kaldırdı! Sadece oy vermedi, gözlerimle gördüm, bir de döndü, ‘bakın ben evet diyorum siz de deyin’ dercesine grubuna baktı! Kılıçdaroğlu-Demirel işbirliğini izah edemezler!” dedi.

*****

Siirt’e gitti, CHP Statükosu’nun 1920’lerden bu yana öldürdüğü veya işkence ettiği binlerce insanı unutur gibi yapıp ‘Statükocunun Allah’ı Ankara’da oturuyor.\' dedi.

 

Tepkiler yükselince özrü kabahatinden büyük oldu, Atatürk ve İnönü dönemlerinde ezanlarda Allah isminin, evlerde Kur’an-ı Kerim’in yasaklandığını unutup Başbakan’ı kastederek “Recep Bey Yüce Allah’ın ismini zikretmeyi de mi yasaklayacakmış!” dedi!

 

E, tabi o zaman da açtırdı kutuyu, sordurdu kötüyü;

 

‘Malum, bilinen bir şey ki, geleneğimizde ölüler oturmazlar, yatık dururlar;
acaba Kılıçdaroğlu ‘Statükocunun Allah’ı Ankara’da oturuyor’ derken,
kendi meşrebince, Anıtkabir ve İç Dizaynı hakkında farklı bir şey mi ima etti?

*****

Her yerde dürüstlükten, ahlaktan, temiz siyasetten dem vurdu;

Diğer yandan hem AK Parti’lilere “Analarını bile satan zihniyet ” diyen Oktay Ekşi’yi CHP’ye aldı

hem de tam Başbakan’a sövecekken eşekliğini anladı, son anda durumu kurtardı…

*****

Samanyolu isimli bir kanaldaki programda “Ben tanrının yarattığı en güzel şeyin, kadının örtünmesine karşıyım, ben başörtülü hanımları gördükçe üzülüyorum, ben onları açık görmek istiyorum, neden tanrının verdiği bu güzellikleri bu hanımlar saklıyorlar diye üzülüyorum!” diyen Oktay Ekşi isimli sapık hakkında ağzını açmadı ve CHP’ye üye yaptı!

Hakaret sanmayın, ağız dolusu ‘sapık’ dedim, derim, itirazı olan sözlükte ‘sapık’ ne demek, açsın, baksın ve unutulmasın ki bu sapıklığa ne Samanyolu’nda programı sunan şahsın bir itirazı olabildi ne de Kılıçdaroğlu bir özür diledi!
*****

Muharrem İnce ‘başörtülü hanımlar meclise giremezler, okullara giremezler, devlet dairelerinde görev yapamazlar’ dedi, Kemal eşek gibi seyirci kalmak zorunda kaldı!

*****

Kendisi sabah ‘üniversitelerde başörtüsü serbest olacak’ dedi, öğlen Necla Arat’tan canlı yayında fırçayı yedi, akşamüstü eşek gibi çıkıp ‘Şahsi görüşümdür, CHP’yi bağlamaz’ demek zorunda kalınca ‘Çarkçı Kemal’ kıyafetini giydi!
O kıyafetin ne olduğunu anlayan anlamıştır, zaten Salih Memecan da çizdi…

*****

 ‘Kayseri’de yolsuzluk var’ dedi, Belediye Başkanı’na iftirası belgelenince bir özür bile dilemedi!

*****

Devlet Bakanı Hayati Yazıcı adına açılan e-mail hesabıyla gönderilen sahte torpil mektubunu kulağına üflediler, bu da ‘torpil var!’ diye haykırdı;
meğer Hayati Yazıcı’nın yeğeni bile yokmuş, yeğen sahte, mail sahte, iş tamamen ortaya çıkınca özür falan hak getire, kendi dürüstlük anlayışı nedir anlaşılamadı ama isterse konuşsun, ağzını eşek gibi mühürledi!

*****

Nezaketini ve nezahetini koruduğunu söyledi, hakaret davalarından 4 kere tazminat yedi!

*****

Iğdırlılar’a Ardahanlılar demesiyle meydanın buz kesmesinden, yürüyen merdivene ters binip milleti kendine güldürmesinden, helikopterinin şehir meydanını bulamayıp stada inmesinden falan söz etmiyorum; insandır herhalde, olur öyle şeyler…

*****

Ama son bir resim var ki…
Bu kadar olur…

*****

Tarih 26 Mayıs 2011, Yer Bingöl…

CHP Otobüsü’nün üstü…

Bir yanda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, diğer yanda sarıklı, cüppeli biri…


O ağzı bozuk, zihni karışık, iftira ehli Çarkçı Kemal değil de sanırsınız ki ‘yollarında yürüyoruz’ dediği o eski Kemalist faşistlerin ruhları hürmetine politikaya ‘bulaşmış’ bir pir-i fani…


Bir elinde sarıklı-cüppeli adamın verdiği çiçekler, diğer eli kalbinin üstünde, bir duruş ki, bir mutevazı, bir naif, aman Ya Rabbi!..

Mesaj ne olsa gerek?
İşte Yeni Cumhuriyet Halkçı Parti!
İşte yeni hoşgörü iklimi!
‘Sarıklılar, cüppeliler ve hatta çarşaflarını yaktığımız, başörtüleriyle bir yere almadığımız kadınlar dahi canımızın içi!’

Neden?


‘Biraz daha insan kandırırız da seçimde bir-iki puan oyumuz artar belki!...’

Yersen!...


Hele bir araştırıldı ki, Bingöllü o sarıklı, cüppeli adamın adı Muhammet Halit Çelik...
Esnafın yardımıyla hayatını sürdürebilen meczup bir garip…
CHP Bingöl İl Başkanı Sema Kaygalak’ın cebine 250 lira, eline çiçek vererek, o üstteki resimli mesajın mizanseni için otobüse bindirdiği Allah’ına kurban, her şeyden habersiz bir figüran…
Adamın zerre bir kusuru yok, aklî dengesi sıkıntılı ve nasıl kullanıldığını anlaması mümkün değil tabi…

 

Ve’l Hasıl-ı Kelam, dedim ya, ben hiç kimseye durup dururken ‘eşek’ falan demem…
Tâ ki birilerinin birilerini ‘eşek’ yerine koymasını fark edene kadar…
Kim ki muhatabını eşek yerine koyuyordur, işte o tam eşektir!

İşin ilginci bu ‘eşek’ yakıştırması da benim icadım değildir…
Kamal Atatürk’ten ilham aldım…


Buyrun, Cemal Granda’nın ‘Atatürk\'un Uşağı İdim’ adlı kitabının 48.sayfasından aynen aktarıyorum:

“Türk dilinin sadeleşmesine, özleşmesine, yabancı sözlerden arınmasına önem verildiği günlerdeydi.
‘Kemal\'in Arapça olduğu ve Türkçede ‘KAMAL’ diye bir söz bulunduğu ileri sürülmüş; Atatürk de bu görüşü uygun bularak ‘Kemal’ yerine ‘Kamal’ diye yazmağa başlamış. Bizim bundan haberimiz yok. Yine onu Mustafa Kemal diye biliyoruz.


Müstahdem arasında polislikten emekli olmuş Kemal adlı bir de sofracı vardı. Askerliğini köşkte hizmet ederek yapıyordu.

Bir akşam sofrasında üç kadeh içtikten sonra Atatürk bize dönerek şaka şeklinde:
"Dünyada ne kadar Kemal varsa hepsi eşektir..." dedi.

Sofracı Kemal şaşaladı. Ne diyeceğini bilemedi. Toparlandı. Dili tutulmuş gibiydi. Dudakları titriyordu. Gözlerini Atatürk\'ün yüzünden ayıramıyordu. Hepimiz bunun altından ne çıkacak diye merakla beklerken,  Atatürk sözlerini şöyle bitirdi :

"Haaa anladım. Sen bana bakıyorsun. Sen de Kemal\'sin demek istiyorsun. Ben artık Kamal oldum. Kemal\'ler başının çaresine baksın..." dedi.

Atatürk\'un son kartvizitinde ‘Kamal Atatürk’ yazılıydı ve bu kartvizit, ölümüne kadar değişmedi. Fakat ben bu Kamal adını hiç tutmadım. Bir türlü ısınamadım. Bu adı niye almış ? .... Kamal adını nereden çıkardılar bilmiyorum.”

Şimdi, bu Kemal’in, şu CHP’nin, kafasının basmadığı bir durum var, eşeklik oradan kaynaklanıyor…
Bazı olaylar, bazı durumlar, bazı adamlar ve bazı yalanlar vardır ki, insanların ve toplumların zihninde kelime kelime, resim resim, anbean, harfi harfine, saniyesi saniyesine yer eder de ‘öldürsen’ unutulmaz!

 

Hele bu millet bazı kareleri daha da iyi hatırlar…

Kamal Atatürk henüz Mustafa Kemal iken, ‘daha etkili olur’ deyip açılışını Cuma’ya aldırdığı TBMM’nin önünde yan yana dua eder gibi yaptığı sakallı, cüppeli hoca ile olan resim…
Veya ender çıktığı yurt gezilerinden birinde, karşısına çıkıp derdini anlatan yine sakallı, cüppeli bir yaşlı amca ile olan resim…

Bu gibi ‘İslam’a sevgi, saygı ve sadakat’ doluymuş gibi hazırlanan karelerle,
Balıkesir’deki Zağanos Paşa Camii’ndeki hutbe ve benzerleriyle,
‘Şeriat-ı Garrayı Muhammediye aşkına saldırın’ nidalarıyla,
Kürtler’e yazdığı mektuplardaki ‘Allah adına rica ediyorum’ martavallarıyla kandırılan bu millet,
sonrasında Takrir-i Sükun/Sansür Kararları denilen ve bir günde 30 gazetenin susturulduğu Medya Terörü’nü,
Samanpazarı’ndaki dar ağaçlarını ve orada Kemalizm tarafından asılan yaşlı başlı insanların resimlerini,

‘Halk, şapkaya karşı çıkıyor’ diye Hamidiye Zırhlısı’na bombalatılan Rize’deki hamile kadınların ağıtlarını,
halifeliğin kaldırılmasını kabullenemiyor diye zindanlara atılan inançlı insanların arkada bıraktıkları karılarının, çocuklarının çığlıklarını,
on binlerce Müslüman’ın, Kürd’ün ve Dersimli\'nin öldürülmesini, sürülmesini, ezilmesini, insan yerine konulmamasını, inançlarının, dinlerinin, örflerinin aşağılanmasını ve daha nice mezalimi bu millet unutmaz, unutamaz!

Bu millet, 1930’da ‘Vatan Haini’ suçlamasıyla Serbest Cumhuriyet Fırkası tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne dosyası sevk olunan Mustafa Kemal’in 1 ay içinde SCF’yi nasıl kapattığını unutmaz!

Bu millet, SCF’nin kurucusu ve başkanı Fethi Bey’in (Okyar) İzmir’e girmesiyle birlikte, İzmir sokaklarında çerçeveleriyle birlikte sokaklarda kırılan binlerce Mustafa Kemal ve İsmet İnönü resimlerini de unutmaz!
*****
Ne kadar döversen döv, yorgun eşeği yürütmek istiyorsan burnuna saman tutarsın, yediği dayakları unutan hayvancağız, ‘ha yedim, ha yiyeceğim’ derken adımlar, yürür…
Ondan mülhem, muhatabını kandırmaya çalışana ‘adamı eşek yerine koyma’ derler…

Velhasıl, biraz samimi olalım, birbirimizi kandırmaya,
bir seçim için milleti ‘eşek’ yerine koymaya gerek yok!
Bu millet eşek değildir, unutmaz Kemal, bu millet çektiğini unutmaz!

\'Dünyada ne kadar Kemal varsa eşektir\' esprisi,

\'biraz alkol almış bir diktatörün anlaşılmaz ironisi\' olarak tarihe geçedursun,
bu millet, aynı filmin tekrarını çevirmeye,
Kemalizm Kabusu\'nun devamını getirmeye çalışan eşekleri hiç unutmaz!

Fatih Tezcan
fatihtezcan@hotmail.com

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI